16 Mart 2009 Pazartesi

Wandering Wastelands




bi şarkı vardı bitirdim en sonunda. o bitmeden burada bahsetmeyecektim. artık buraya da vereyim link i. dinlesin görenler. begenirseniz ne ala.

www.myspace.com/wanderingwastelands




7 Mart 2009 Cumartesi




bazı hisleri kontrol edemiyorum.




11 Şubat 2009 Çarşamba

Kırmızı Balon






Kırmızı balonun patladıgında diger balonlar yanında olur mu gerçek hayatta...

29 Ocak 2009 Perşembe

You know this place,
you know this gloom?
We've been here before.
When life is a loop,
you're in a room without a door.

Pick up the phone and answer me at last.
Today I will step out of your past.

""Trouble that we've come to know will stay with us"",
with every step it slowly grows.
Rub off the rust.

Pick up the phone and answer me at last.
Today I will step out of your past.

10 Ocak 2009 Cumartesi

Sabahın kuponla verdigi müzik seti




Küçükken çok istedigim bir oyuncak vardı 'Batman'in buz kıran arabası' ... ama öyle bir dönemde istemiştim ki tam elimden batman'leri bırakmam gereken zamanlardı. Yavaş yavaş yaş kemale eriyordu. Heralde o da alacagım son batman olurdu. 90 ların sonuna dogru fln dı heralde, Transformers Ninja Turtles, Gİ joe [ ciyaycoo :) ], Batman, Power Rangers, Action Man figürlerin çocukları çıldırttıgı dönemler. Bazıları hala devam ediyor hatta. Ortalama 5-6 kıvrılan kırılan uzvu olan el kadardan kol kadara boyutlarda serpilen bu figürler çocukların ne işine yarıyordu acaba merak ediyorum. Nasıl oynuyorduk bunlarla? Şu an hayal meyal hatırlıyorum. Birbirlerine çarpıştırıp agzımızdan acayip sesler fln çıkartıyorduk. Peki reklamları böylemiydi gerçekten ? Onlarda Action Man ve Doktor X i birbirlerine çarpıştırıp agızlarından acayip sesler çıkartıyorlar mıydı?


Biraz reklam eleştirisi yapacagım canım. Yazıya heveslenmemin amacı da o zaten.Önceden kaç kere yapılmıştır tabiki ama napalım. Final dönemi malum. İlgimiz kayıyor bu yöne. Şimdi yazacagım iki üç argümanlı paragrafa, çogunlukla final döneminde okuduklarıyla gaza gelip düşünmeye başlayan, ki bunun başka bir versiyonu da katıldıgı derste memleket meseleleri aklına gelip ;

O: hocam e herşey tamam da neden böyle oluyor. yönetenler neden böyle böyle yapıyor.
H: tabi haklısın osmancıgım, ama elden ne gelir.
O: hocam tamam da o öyle oldugu için bu böyle oluyor siz neden bişey yapmıyosunuz.
H: yani tabiki yerden göge kadar haklısın ama işte yöneticilerin böyle böyle yapması lazım tabi...
O: hocam bakın bu iş böyle yürümez bişey yapmamız lazım...( ufaktan hocaya kızmıştır koskoca akademisyen olup da bu zamana kadar hala öyle saf saf bekleyip bunlara bir dur demedigi için)

tarzındaki diyaloglarla bir nebze farkındalıga ulaştıktan sonra bunu kapının önünde sigara içerken yaptıgı muhabbet sırasında bir dahaki girecegi derse kadar unutan günümüz üniversite ögrencisi profiline uygun olarak başlıyorum. (noktayı henüz koymuş olmam beni de korkuttu tabi.nasıl cümle lan bu.)

Oyuncaklardan devam edersek. Mesela bir oyuncak reklamı nasıl olmalı ? Biraz interneti kurcaladım. Bir yazı buldum; benim bahsettigimle aynı konuda. Reklam derlemeleri fln da yapmış. Ben olayı biraz daha genişleteyim.

Genel olarak bu oyuncak reklamları çocukların agzının suyunu sonra da ebeveynlerin gözyaşlarını akıtıyor. Gerçekten pahalı gavurun icatları. Hoş artık olay ekrana döküldü konsol falan filan. Daha da eglenceli. Ama belirli bir yaşa kadar çocuklar illaki fiziksel bi oyuncakla oynuyor. Bilmiyorum o zaman akılları eriyor mu ama ben aldıgım çok oyuncaktan bekledigimi bulamamıştım. Neden reklamlardaki kadar eglenceli degillerdi? Kar amacı güden insanların acımasız yüzüyle orada tanışmıştık ilk. Çeşitli prodüksüyonlarla, dekorlarla,tiyatral sahnelerle, figürün yapabildigi maksimum 5 hareketi ballandırarak çocuklara satmak. Olay bu kadar basit.

Reklamların bu derece kandırıcı olmasına sinir oluyorum. Mesela legolar. Her zaman aldıgım legonun katologdaki yada reklamdaki kadar güzel bir atmosfer yaratmayacagını bilirdim. Ama pişman degilim ne legolar ne de figürler için :) Zaten bunlar sorgulandıgında onlarla oynamayı bırakmıştım.saçma gelmeye başlamıştı.tek taraflı bir yazı aslında bu.kim bilir nasıl düşler kuruyorduk oynarken. Ben reklamlara geçirmeye devam edeyim :) Mesela reklam şu şekilde mi olmalı?

1978 Spiderman Toy Commercial


yoksa bu şekilde mi ?



Action Man




Spider man reklamındaki açıklıga bir bakın. Reklamda hem yazılı hem sesli hem görüntülü olarak ne aldıgınız size açıkca gösteriliyor. Figür çocukların elinde, ortam açıkca gösteriliyor. neler yapabilecegi animasyonsuz olarak gösteriliyor. Yani kısacası çocugun onunla nasıl oynayabilecegi hilesiz ortada. Tabi 1978 deki montaj teknikleri ve efektlerin yetersiz olmasından mı yoksa tüketici yasasından kaynaklanan korkudan dolayı mı böyle yapılmış günahı boynuna. Ama reklam metninde geçen '' it's energized spiderman - battery not included'' , ''watch him fly! - helicopter sold seperatly'' gibi sloganın hemen arkasından gelen uyarılar yasanın bi köşede sopasını okşadıgının kanıtı olabilir.

Action man e gelirsek. Herşey ortada. Masürbatif bir dünya. Agız suyu akıtıyor. Konuşmuyorum bile. Action man e oldum olası kılım zaten. Hem de reklamlar yüzünden. Söyleyin bana neden o boyutta. Ben Action man in o boyutunun tek sebebini , içimizdeki ablalarımızın Barbie lerini iki dakika ödünç alıp yeni Action man imizi milli etme dürtüsünü kullanmak olarak görüyorum. Benim gibi o dönem yaşı gelmiş çocuklar için konuşursak, evet bu bir iddiadır. Aciton man küçük erkek çocukların içindeki, barbie lere karşı, ne yapması gerektigini tam bilmemesine ragmen durduramadıgı ilgiden, barbie ile aynı boyutta imal edilmesi vasıtasıyla faydalanan igrenç bir oyuncaktır :D

Meseleye oyuncaktan beklentilerimiz çerçevesinde bakarsak Sanayi ve Ticaret bakanlıgı yasada açıklamış;

Ticari Reklamlar ve İlanlar
Madde 16-
(Değişik: 6/3/2003-4822/23 md.) Ticari reklam ve ilânların kanunlara, Reklam Kurulunca belirlenen ilkelere, genel ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına uygun, dürüst ve doğru olmaları esastır.
Tüketiciyi aldatıcı, yanıltıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici, tüketicinin can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları, çocukları ve özürlüleri istismar edici reklam ve ilânlar ve örtülü reklam yapılamaz.
Aynı ihtiyaçları karşılayan ya da aynı amaca yönelik rakip mal ve hizmetlerin karşılaştırmalı reklamları yapılabilir.
Reklam veren, ticari reklam veya ilânda yer alan somut iddiaları ispatla yükümlüdür.
Reklam verenler, reklamcılar ve mecra kuruluşları bu madde hükümlerine uymakla yükümlüdürler.


Biraz bu meseleye dikkat etmek lazım.bu yasada ki hükme ters düşmeden ebeveynlerini kandırmamak şartıyla çocukları biraz kandırmak iyi bişey gibi geliyor bana. Çünkü hayal gücümüzü geliştirenin o figürlerle ''ne yapıldıgı'' degil reklamlarında bize gösterilen '' ne yapılabilecegi'' fikrinin olması daha mantıklı gözüküyor.

Son olarak bahsettigim kanun maddesine zamanında babalar gibi nanik yapmış efsanevi bir olay var. Buradan ulaşın. :D Bu promosyon bahsettigim konunun aslında önemli oldugunu kanıtlıyor bi nebze. Ama bu devirde bi daha bu tarz kalpazanlıklar bu seviyede tekrarlanabilir mi? Yok yaw artık o kadar salak degiliz ?

(videoları izleyemeyen ve youtube a giremeyenler için bir bilgi google a 'makat' yazıyorsunuz (mahkeme kararı temizleyici) çıkan küçük programcık herşeyi çözüyor.)





17 Aralık 2008 Çarşamba

Tırt Bir Rüya



Dün gece bir rüya gördüm efendim; paylaşacagım sizlerle. Bir arkadaşımla İstiklal Caddesinde yürüyoruz. Günlerden yılbaşı, ortalık neşeli cıbıl kaynıyor. Tarlabaşı, G.O.P, Fikirtepe, Örnek, Gazi, Hacıhüsrev Travestiler... bütün gençlik orda anlayacagınız. Bu bilgiyi şimdi mi vermeliyim kestiremedim ama bir de süpriz konser var. Tarkan ... Bilinçaltımın kölesi olmuşum Tarkan'a Ağa Cami'nin sokagında konser verdiriyorum. O da iyi diyorsanız eger yazmaya devam edelim.

Neşeli bir şekilde yılbaşı heyecanını içimde hissediyorken birden bir patırtı kopuyor. Cam kırılma sesi. Önce bi aaaananıskim nooluyo nidaları, ardından olay anlaşılıyor. 3 5 genç kavgaya tutuşmuş. İzliyoruz. İnsanlar müzisyenleri dinlerken aldıkları düzeni alıyorlar izliyorlar.enstürmanlar eller ayaklar agızlarda '' hişş hüşşş olum bak hişş hüşşşş '' şeklinde mırıldanmalar. Duvar kenarında tartaklamalar. İzliyoruz. Bir başka olur taksim kavgaları diyoruz eglenceli olur izlemek lazım belki küfür literatürümüze yeni bir şey katarız diyoruz ama olmuyor işler korkunç bir hal alıyor. Bir kavga da öbür tarafta çıkıyor.başka bir kavga başka tarafta. Nooluyo lan diyoruz arkadaşımla. Sonra anlıyoruz ki bir terör saldırısının içine düşmüşüz. Eylem yaman, baltalı adamlar var. Kafalarına göre sallıyolarlar baltaları. İnsanları parçalıyorlar. Parçaladıkları adam da sonradan ayaga kalkıp onlardan oluyor. Fena yani durumlar. Bir tanesi sıyrılıp üzerime koşuyor. Bi tarafım atıyor.
Biliyorum ölürsem onlardan olacagım. Tam baltayı sallayacak yalvarırcasına elimi açıyorum. Geber kafir diyor banamısın demiyor. Mendebur sallıyor baltayı. Bir hareket sıyrılıyorum ama ucundan dokunuyor balta. Kolumda bir sıyrık, hemen kaçıyorum. Kovalarken alıyolar aşagı genci. Arkadaşımı bulmaya çalışıyorum. O da almış ufak tefek yaralar. Kaçıyoruz hemen. Adamlar tahminimce Radikal islamcı ve yılbaşında herkes içki içiyor diye taksimde baltalı katliam yapmaya çıkmışlar. Nasıl fantazi ama. Köşeye sıkıştırdıklarına salavat getir pezevenk diyorlar kafayı alıp çantaya koyuyorlar. Polis niye yok ben de bilmiyorum sormayın işte. O da planın bi parçasıymış derim yoksa. Neyse; aklıma bir fikir geliyor. Tarkan konserine gitmek... Tarkanın sahne malzemelerini taşıyan bir tır var. Sahibi ahbabım. Öbür arkadaşla atlıyoruz tırın arkasına. Basıyoruz kuzu kuzu... Aksiyon olacak ya, tırın arkasına tutunmuşuz tramvaya asılan çocuklar gibi. Halbuki şoforü ahbabım, öne binsene. Heralde radyonun sesi oraya da geliyor diye binmemişiz ilginç tabi. İçimiz rahat taksimin kargaşasından kurtuluyoruz. Hani Hollywood filmlerinde patlama olur da kahramanlar bi vasıtaya son anda tutunurlar alevlerin arasından sıylırlar fln öyle bir kaçma sahnesi. Taksim bir zombi filmi olmuş adeta...Haberlerde bildiriyorlar insanlara. '' Taksimde baltalı dehşet.... Terör örgütü aids mikroplu baltalarla bıdı bıdı... ''. Duyunca ben tırı bırakıyorum. atıyorum zombilerin içine kendimi. O sırada uyandım. Korkmuşum. Bi bardak su içtim.





16 Aralık 2008 Salı

kurt ve ben




bende utangaç bir alternoluk vardı.


o yüzden kurt cobain ekolüne yönelmiştim.


kazagımın etegini maket bıçagıyla parçalar

sonra da güveler yedi derdim

ne arkadaşlarım yerdi ne de ben

işte böyle bir gençtim ben